2022’de yaşanan bol kazançlı “Lale Devri”nin ardından, Şevval Sam’ın “Yasak Elma”sını ısıran “Energy is Future” yine, yeni, yeniden, her iki ayda bir, her hafta, “bütün dünya buna inansa, birlik olsa hayat EİF olsa” olarak; sayısını yazmaya üşendiğim “kere” yapılmış oldu. Ben de bir hırka bir lokma, sırtımda bir çuval 2 günlüğüne şehr-i saadet İstanbul’a teşrif ettim. Çok bir şey gördüm, çok diyar gezdim, çok stant ziyaret ettim dersem yalan olur. Karınca kararınca uğradık bir yerlere, gördüğümüzü selamladık, görmediğimizi görmezden geldik, görmezden gelenleri yakalayamadık.
🙈 Fuarın en çarpıcı tarafı “hiç bir çarpıcı tarafının olmaması”ydı, yani cidden çarpıcı bir tarafı yoktu, o kadar çarpıcı değildi ki fuarla ilgili anılarımı hatırlamak için çektiğim fotoğraflara ve fuarın web sitesine baktım. Kimse için ilk bakışta bir anlam taşımayan ve bir fuara davet olduğu hiçbir şekilde anlaşılmayan şehre asılan afişler, reklamlar, panolarla yine anlamsız reklamcılık klasiğini gerçekleştirdi EİF.
🙉 Güzel ülkemizin 100. yılında da kurulamayan (Rusya-Ukrayna Savaşı devam ettikçe de pek ihtimali kalmayacak) Nükleer santralin kurucu firmasının Ana Sponsorluğunda tekrar tekrar tekrar tekrar yapılan bu fuar, Enerji’nin her alanına hitap etse de, tam bir “Z”OLAR fuarı olmuştu yine. Hayrına yapılan kongreler sayesinde hidrojen, rüzgar ve jeotermal gibi diğer alanlara nezaketen de olsa selam durulması iyi oldu diyebilirim.🙊 Zolarcıların 2022 yılında dolan ceplerini en azından bu m2 başına yüz dolar üstü bedelli fuarlara harcamaları iyi oluyor diye düşünüyorum. Kazançlarını, “kuru boş depo”, sahte AR-GE departmanı, icradan az kullanılmış ikinci el, kapasite raporluk arkeolojik temiz hücre fabrikası, beyaz eşyacılık, Amerika’da iş kuracak danışman, “uzun yola gidilmez abi yaee bunla! lüks elektrikli aracı” vb. gibi “vizyoner” alanlara yatırırken, fuarlar sayesinde en azından başka birkaç sektöre de can veriyor olmalarını inanın eleştirmiyorum ve daha fazla fuar yapılmasını ümit ediyorum.
🙈 Fuar enflasyonun EİF tecrübesinin kötü olan tarafı ise Zolar’cılığa yeni giren ve henüz “dişine kan değmemiş”, körpe firmaların (özellikle yeni güneş paneli üreticilerinin), beklediklerini hem Antep’te hem de şimdi İstanbul’da alamamaları oldu.
🙉 Buna rağmen değerli olan ise şuydu; yeni panel üreticilerinin de varlığını bir şekilde “ya herro ya merro!” bu sektöre kabul ettirecekleri ve rekabet edecekleri gerçeği ortaya çıkmış oldu.
🙊Aslına bakarsanız Zolar piyasasında kurulu güçte her ay 200MW ortalaması tutturulmuş olmasına ve kimse de açıkça işler çok kötü dememesine rağmen, nedense küçük bir mızmızlanma, işler pek iyi gitmiyor sızlanması, diz dövmeler, ah vah çekmeler, ne olacak bu kadar üretici, bu kadar firma soruları, piyasayı kan götürecek havalarının da hakim olması rekabetin çoktan başladığının göstergesiydi. Pastayı 10 firma paylaşırken heyecansız bir pembe dizi izlerken, şimdi 100 firmanın gösterişli savaşını açık hava sahnesindeki ilk gösteriminde görmek ve “ne olur daha fazla fabrika/firma kurmayın!” diye yalvaranları izlemek inanın neşe veriyor bana. 😅
🙈 Yalnız başına öğle yemeği yiyen dernek başkanları, kalabalık görülsün diye tüm beyaz yakalı ordusunu stant alanına yığan firmalar, her fuarda aynı muzipliklerle görülen, “cırtlak renkli t-shirt/gömlek” ve kesinlikle giyilmesi gereken “kemersiz krem rengi” pantolon takımla yapılan “biz kurumsalız” gösterisi, kabadayı yürüyüşlerle lüks aracından inen, takım altına reeboklu halka arzcı anadolulu yiğitler, sürekli yoğun görüntüsü veren müdürler, kol bağlamalı gurur tablosu fotoğrafı çektirenler, bir fuarın kapalı çarşı doluluğundan olması gerektiği düşüncesiyle çekilen ne kadar da doluyuz biz fotoğrafları, ne ararsan vardı. Eksiği var, fazlası yoktu.
🙉 Fuar magazini olarak; tükkanı kapatacaklar, kepenk indirecekler, daha siftah etmeden yedek kulübesine çekilenler, çekleri tizden basa geçenler, Concor 5mg Dato tansiyon ilacından 3 aylık tablet yazılanlar, Oscar ödüllü ünlü oyuncu Javier Bardem‘in; “her yıl aldığı kalite ödülünü yeniden almak için gireceği denetim öncesi terazisi şaşmış fabrikasında dengeleri sağlamaya çalışan bir patronu canlandırdığı” İspanyol yapımı “İyi patron” filminden kopmuş gibi kapısında 390 gündür işten atıldığı için eylem yapılan yerli patronlar, icradan az kullanılmış hücre fabrikaları, her yıl 365 kez konuşulup nedense bir şekilde gerçekleşmeyen Çin’in en en en büyük firmalarının yerel ortaklık arayışları, düşmekten yorulmayan solar hücre fiyatları vb. konular fısıl fısıl ya da ayan beyan konuşuldu.
🙊Ve en sonunda “Yasak Elma”yı ısıran patronların ve beyaz yakalıların cennetten kovuluşlarının hemen ertesinde, yasak elma isimli dizide başarılı bir performans sergileyen herkesin sevdiği ablası Şevval Sam Hanım’ın konseriyle renklenen benim tabi ki katılmadığım bir gala gecesi. Yaşandı bitti saygısızca. EİF benim için kısaca buydu.
Güzel olan ise yıllar sonra ilk kez Tarlabaşı’nın ara sokaklarından ulaştığım İstiklal Caddesi’nden Galata Kulesi’ne kadar yalnız başıma yürürken, İstanbul’un unuttuğum gizemli güzelliğini hatırlamam, bu şehrin bir parçası olduğum yıllara duyduğum saudade.