“İnsan öğrenmek zorunda. Dünyanın yazgısı tarıma bağlı, dolayısıyla bu işten anlamaktan zarar gelmez. Tarım bizi doyurur, giydirir, soğuktan korur, eğlendirir ve sanata hizmet eder.” Son Dilek, Andrzej Sapkowski
“Kılıçla ülke alanlar, sabanla ülke alanlara yenilmeye mahkumdur.” M.Kemal Atatürk
10 Şubat 2013 tarihinde Türkiye’de yenilenebilir enerji ile kendi ihtiyaçlarımıza yönelik elektrik üretimi hususunda önemli bir adım atıldı. Türkiye’de ilk kez Lisanssız Güneş Enerjisi Santrali (GES) geçici kabulü resmi kayıtlara geçmişti. Muğla Belediyesi Mezbaha Tesisleri için kurulan bu GES 102 kWe gücündeydi ve bugün solar piyasasında ne yazık ki adını pek duy(a)madığımız Anel Solar Enerji tarafından kurulmuştu. Tesiste kullanılan güneş panellerinin Anel Solar markası etiketiyle neşredildiği ve o dönem için yıllık 150.000 kWh civarı elektrik üretmesinin beklenildiği biliniyor. Ayrıca Muğla Belediye’sinin bu tesisten sonra hız kesmeden Menteşe Terminal Binaya Entegre 290,4kW GES, Konacık İdari Bina çatısı 52,4kW GES, Bodrum Terminal Çatısı 640kW GES projelerini de imza attığını biliyoruz.
Muğla Mezbaha GES ‘in en önemli özelliği; Türkiye’de binlerce GES’in kurulmasının gizli kahramanı sayılabilecek 2 Ekim 2013 Tarihli 28783 Sayılı Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik ‘in atası, bir nevi lisanssızın “Diriliş Ertuğrul” u olan ve yıllarca Elektrik piyasası Kanunu’nun bir köşesinde dönüp duran “BAKANLIK TARAFINDAN YÜRÜRLÜĞE KONULACAK YÖNETMELİKTE” cümlesinden kaynaklı ortaya çıkan “21 Temmuz 2011 Tarihli 28001 Sayılı Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik”[1] kapsamında hazırlanıp hayata geçirilmiş bir proje olmasıdır.
Lisanssız Elektrik üretiminin “derin” hikayesi aslına bakarsanız, o zaman ki kanun numarasıyla 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda 18 Nisan 2007’de yapılan bir değişiklik sayesinde başlıyor, ilgili kanunun Lisans genel esasları ve lisans türleri başlıklı 3. Maddesine eklenen ek fıkralarla yapılan değişiklik şöyle:[2]
(Ek fıkra: 18/4/2007-5627/15 md.) Yalnızca kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, Bakanlık tarafından yürürlüğe konulacak yönetmelikte tanımlanan değerin üzerinde verimi olan kojenerasyon tesisi kuran gerçek ve tüzel kişilerden lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaf tutulacaklar, ilgili yönetmelikte düzenlenir.
(Ek fıkra: 18/4/2007-5627/15 md.) Yalnızca kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla; yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, kurulu gücü azami ikiyüz kilovatlık üretim tesisi ile mikro kojenerasyon tesisi kuran gerçek ve tüzelkişiler, lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaftır.
09.07.2008 tarihinde bu cümlelerde küçük bir değişiklik daha yapılarak yenilenebilir enerjinin lisanssız bir şekilde üretilebilmesi için üst sınır 500kW’a[3] çıkartılıyor. Bu sayede ilk kez kendi elektriğini kendisi üretecek kişilere bir kapı açılıyor, lakin bu maddeye istinaden bu tarz tesislerin nasıl ve hangi şartlarla kurulacağını tanımlayan herhangi bir yönetmelik neredeyse 4 yıl boyunca ortaya çıkmıyor.[4] Takvim yaprakları 21.07.2011 tarihini gösterdiğinde ise efsanevi Enerji Bakanı Taner Yıldız öncülüğünde demokratik ve yenilenebilir enerji alanında çığır açacak YEKDEM mekanizması ile bu ilk yönetmelik hazırlanabiliyor.
Lisanssız Elektrik üretim yönetmeliğinin bu ilk versiyonu sayesinde başta belediyeler olmak üzere özel şahıslarda dahil birçok kişinin kendi elektriğini kendisinin üretmesi sağlanıyor. Türkiye’de 21 Temmuz Tarihli Yönetmeliğe istinaden kurulan ilk 10 GES aşağıdaki tablodan görülebilir.
Türkiye’nin Resmi olarak Kabul edilen ilk Tarımsal Sulama GES’i
TEDAŞ’ın verileri “şeffafça” paylaştığı altın dönemden kalan bu hatıra sayesinde “arkeolojik kalıntılara” ait bilgileri paylaşabiliyorum. Hepsi birer özel inceleme ve araştırma konusu olacak bu tesislerden bana göre gözünüze çarpacak ilk önemli detaylardan biri, listede tek gerçek şahıs olarak görülen Mehmet Demirarslan’a ait Güneş Enerjisi Santrali olacaktır. Ankara, Beypazarı, Kayabükü köyüne kurduğu tracker, yani takip sistemli 8,8kWe gücündeki tarımsal sulamaya yönelik Güneş enerjisi Santrali[5] sayesinde o dönem ki günlük haber sayfalarında da adını yazdırmış olan değerli çiftçi abimizin 2018 yılında bir 100kW daha kurduğunu öğreniyoruz.[6] Türkiye’de resmi olarak geçici kabulü yapılmış 6.GES’in, özel bir şahsa ait, tarımsal sulama faaliyetine yönelik, üretim ve tüketim noktası aynı yerde olan ve üstüne üstlük takip sistemli bir GES olması tam bir inceleme konusu benim için.
2020 yılına geldiğimizde böyle resimdeki gibi “sulu” bir tarlanın ortasında arazi üzeri güneş enerjisi santrali kurmasının (GES) imkansız olduğunu çok iyi öğrendiğine eminim ve yine bu nedenle 2015 yılında tarımsal sulama aboneliği ile ilişkili olarak kurduğu ve tarımsal destek aldığı güneş enerjisi santralini “tarıma elverişsiz ya da marjinal sınıflı” farklı bir arazide[7] kurduğunu ve tarımsal sulama faaliyeti ile “saatlik” olarak mahsuplaştığını, mahsuplaşmadığı zamanlarda da ihtiyaç fazlası enerjisini sattığını biliyoruz. 2013 yılında kurulmuş 8,8kWe’lik GES’i ise tarımsal sahasının tam göbeğinde, muhtemelen sulama pompalarının yanında; ama kimse (bence bu büyüklükte bir tesis için doğru olanı) tarımsal arazi diye karışmamış. Aslında resimden de (aşağıda kaynakçada videosu da var) anlaşılacağı üzere tarımsal faaliyetini kesinlikle etkilemeyen, tarımsal arazi bütünlüğünü bozmayan bu küçük tesisi bugünlerde kurmak bir hayli sorunlu.
Mehmet abi bugün bu 8,8kWe’lik GES’i kurmaya kalksaydı, öncelikle DSİ onaylı ruhsatlı bir su kuyusuna sahip olmalı, kuyudaki suyun kapasitesine göre gerekli olan enerjinin ilgili meslek uzmanları tarafından hesaplanarak ihtiyaç duyulan enerjinin üretebileceği GES için arazi miktarının hesaplanması, GES yapılacak arazinin de “Kuru Marjinal Tarım” arazisi olması durumunda kuracağı GES’e Tarımsal Yapı olarak izin verilebilecekti.[8] Bu nedenle yetkili dağıtım firması bu tarz bir başvuruyu değerlendirmeden önce tarımsal amaçlı yapı olarak sulamaya yönelik tesis edilecek GES’ler için talep edilen arazilerin ne tür arazi olduğunu; “mutlak, özel ürün, dikili ve sulu tarım arazisi” sınıfında olmadığını, marjinal kurum tarım arazisi olduğunu tespit eden yazıyı görmek isteyecekti.
Gerçi Mehmet abi için aslına bakarsanız bu iş diğer bir çok çitfçiye göre kolay sayılabilir. Zaten devlet destekli bir proje ve kuyusu ruhsatlı, üretim ve tüketim noktası yan yana, pompası, trafosu, panosu birbirine çok yakın, 8,8kWe için gördüğüm kadarıyla tracker(takip) ekseni de göz önüne alındığında maksimum 150-200 m² alanı örtebilir, ama ilgili sistemde altyapı kolonu yüksek tutulduğu için tesisin altında dahi ürün yetiştirilebilir bir durumda. GES’in alt yapsının yere çakıldığı alan muhtemelen sulama yapılan alanın dışında ama tarımsal bütünlük içerisinde olan “lokal marjinal arazi” gibi duruyor; bu nedenle Tarım dışı kullanım izinlerinde bu araziler için hazırlanan toprak koruma projesi (tesis gerçekten çok küçük olduğu için yetkili kişi buna bile ihtiyaç duymamalı bana göre ) ile tarımsal bütünlüğe olan olumsuz etkisinin göz ardı edilebileceğini düşünüyorum. Şayet ilgili arazi, tarımsal bütünlük barındırmayan araziler arasında kalmış ya da tarım dışı kullanılan arazilerin ortasında bir tarım araziyse eğer; 2 hektardan az mutlak tarım arazisi veya özel ürün arazisi, 0,5 hektardan az dikili tarım arazileri ve 0,3 hektardan az örtü altı tarım arazisi önemli tarım arazisi olarak kabul edilmez.
GES’in konuşlandığı alanda toprak derinliği 50cm’den az olmalı ki öyle görünüyor. Ankara Beypazarı yağış ortalamasıyla ünlü olan bir ilçemiz olmadığı için “marjinal kurum tarım sayılabilmesi” için eğim %12’den fazla olacak bir alana yerleştirilmesi gerekecekti, pek sorun olacağını sanmıyorum. Ayrıca işin en paradoksal yönü şu marjinal kuru tarım arazileri “klasik sulama metotları ile sulamaya uygun olmayıp kontrollü ileri sulama teknikleri kullanılarak sulu tarım yapılabilen”[9] alanlardır. Zaten klasik sulama yapılabilen bir yerde Mehmet Abi’nin tesisinde olduğu gibi kuyunun, pompanın, yağmurlama sulamanın, damlama sulamanın ne işi var diyeceksiniz.
Yine de ilk yönetmeliğin çıktığı şanslı(?) dönemleri yaşamamış tarımsal işletmeler ve çiftçilerin bu son lisanssız yönetmeliğiyle önemli avantajları olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Çiftçilerimiz 12 Mayıs 2019 tarihli 30772 sayılı Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği Madde 11/2’si üzerinden başvuru yapabilir, meslek uzmanı tarafından kuyudaki suyun kapasitesine göre gerekli olan yeterli enerjinin elde edilebileceği, dikili arazinizin hemen yanında bulunan marjinal kurum tarım arazisi alanınızda, üretim ve tüketimi aynı ölçüm noktasında olmak kaidesiyle aylık mahsuplaşma yapabilen, mahsuplaşma sonrası ihtiyaç fazlası elektriğini satabilen, veriş yönünde dağıtım bedeli ödemeyen, ürettiği kadar enerjiye eşit tüketim dağıtım bedelini %50 indirimli ödeyen bir Güneş Enerjisi Santrali kurabilirsiniz.
Tarımsal Yapılarda Yapı Ruhsatı Gerekli mi?
Yalnız burada unutulmaması gereken bir husus “Tarımsal Yapı” kavramıdır. Kırsal alanda bitkisel veya hayvansal üretimin gerçekleştirilmesinde, bunların mamul veya yarı mamul hale dönüştürülmesinde ve kısa ya da uzun süreli muhafaza edilmelerinde gereksinilen yapı ve tesisler “Tarımsal Yapılar” olarak isimlendirilmektedir.[10] Şimdi tarımsal yapı sınıfında sayılacak, marjinal kuru tarım arazisi üzeri bir GES kuruyor olsanız bile belediye sınırları içinde kalan yerlerde inşa edilecek yapılar için Belediyesince, belediye mücavir alan sınırları dışında kalan Valilik yetki alanlarında ise İl Özel İdarelerince veya bu yetkiyi halen kullanan Bayındırlık ve İskan Müdürlüklerince, 3194 sayılı İmar Kanunu, İmar Planı ve Yönetmelik hükümlerine (Resmi Gazete, 1985a) göre yapı sahibi, yapı müteahhidi, şantiye şefi, tüm proje müellifleri ve yapı denetim kuruluşu yetkilisi, denetim sorumlusu mimar veya mühendisin imzaları alınarak düzenlenen bir belge olan Yapı ruhsatı (inşaat izni) almak zorunda kalacaksınız demektir. Yani bu yapıya ait Yapı ruhsatını çıkartmanız için o yapıya ait mimari proje, statik proje, elektrik projesi, mekanik tesisat projeleri ile ısı yalıtım raporu(gerekirse) ve zemin etüt raporunu hazırlamanız gerekmektedir. Bu nedenle ilgili yatırımcının öncelikle imar planını oluşturması bağlı olduğu il özel idaresinden ya da belediyeden imar durum belgesini alması gerekiyor.
İmar Durum belgesi içinse öncelikle Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Planlanmasına Dair Yönetmeliğe istinaden Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı başlıklı Madde 12/(1)/ (f) fıkrasına göre “Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun talebi üzerine 14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımlar kapsamında” [11]başvuru yapılması gerekiyor. Nazım imar, uygulama imar, ilave imar ve revizyon imar planları, köy yerleşim planları ile köy yerleşik alan sınırlarının tespitine başlanmadan önce plan müellifleri tarafından tarımsal ya da tarım dışı amaçlarla talep edilen alana ait tapu ve kadastro bilgisi ile valiliklere müracaat edilmelidir. Ayrıca 1/10.000 ölçekli kadastral harita, 1/25.000 ölçekli haritası hazırlatılmalı ve Tapu kaydı belgesi de eklenerek, arazi mücavir alan içerisinde ise belediyeye yoksa il özel idaresine başvuru yapılır.
Sonuç itibariyle tarımsal yapı sınıfında da olsa belirli süreçlere ve aşamalara tabi olacak bir sistemden bahsediyoruz. TEDAŞ onay süreci aşamaları da ayrı bir koldan ilerlerken yapı ruhsatı sürecini de takip etmek gerekiyor anlayacağınız. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak için bağlantı görüşüne istinaden derhal yapı ruhsatı süreçlerinin başlatılması, köyün ortasında neyin yapı ruhsatı, yapı kullanım izin belgesi diye sormamanız gerekiyor. Nasıl olsa imar affı gelir, “Bir güzel orman olur yazılarda, İklim değişir, Akdeniz olur, Gülümse” diyerek kaderinize katlanabilirsiniz sizin bileceğiniz şey.
Kontrollü
ileri sulama yapılan, az yağış alan, yanında yöresinde %12 (%18) üzeri eğim
barındıran tarımsal bütünlüğe etki etmeyen arazisi olan ve elektrik
faturalarından bıkmış bir çiftçiyseniz Güneş Enerjisi Santrali ya da herhangi
bir yenilenebilir enerji santrali kurmak için boşa zaman kaybetmeyin. 2013 Yılında
8,8kWe’lik GES kurabilen Mehmet Demirarslan’ın öyküsü gerçekten ilham verici
bir öykü ve eminim pek çok kişiye yol gösterecektir. Ülkemiz için üretin,
yetiştirin, maliyetleri düşürecek yollar arayın, çalışın, övünün, güvenin.
Çünkü bu topraklar bizim.
[1] 21.07.2011 tarihli İlk Yönetmelik:https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/07/20110721-7.htm
[2]18.04.2007 Tarihli Elektrik Piyasası Kanunu: https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4628-20070418.pdf
[3] 09.07.2008 Tarihli Elektrik Piyasası Kanunu: https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4628-20080709.pdf
[4] Buna yönelik araştırmalarım neticesinde herhangi bir veri bulamadım.
[5] İlgili Haber buradan okunabilir: https://www.trthaber.com/haber/yasam/iste-ornek-tarimcilik-67544.html
[6] Buradan Videosu izlenebilir: https://www.dailymotion.com/video/x3tb438
[7] https://www.haberler.com/ankara-tarimsal-sulamada-gunes-enerjisi-ile-8178941-haberi/
[8] Aralık Tarihli Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nden EPDK’ya oradan da EDAŞ’lara gönderilen bir yazı. Yazı Kaynağı ilgili kurumlardan resmi izin alınmadığı için belirtilmemiştir.
[9]https://www.tarimorman.gov.tr/Belgeler/Mevzuat/Talimatlar/ToprakAraziSiniflamasiStandartlariTeknikTalimativeIlgiliMevzuat_yeni.pdf
[10] Halil Baki ÜNAL, Tarımsal Yapıların Ruhsatlandırılması: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/59305
[11] Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Planlanmasına Dair Yönetmelik https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/12/20171209-3.htm