-“Türk, öğün[1] (Aklını kullan), Çalış, Güven!” M. Kemal Atatürk
-“Bir samuray gibi dövüşmeyebilirsin ama en azından bir samuray gibi ölmek senin elinde.” (O ren ishi) Kill Bill Volume 1
Size çok eskilerden bahsedeceğim. Yaklaşık 5 yıl öncesinden. 23 Mart 2016 tarihine götüreceğim sizleri. Şimdi derin bir nefes alıyorsunuz ve güneş enerjisi sektör paydaşları olarak o zamanki adıyla, bugüne kadar en çok Güneş Enerjisi santralinin kurulmasına vesile olmuş “Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine ilişkin yönetmeliğinde” ne gibi değişiklikler olduğunu hatırlamaya çalışın. 2 Ekim 2013 yılında yapılan ilk değişiklikle resmen Güneş Enerjisinden elektrik üretiminin startının verildiği bu yönetmelikte, 2015 yılında Enerji Bakan’ın değişimiyle oluşan bir yeni dalga meydana geldi ve o dönem ki yüksek lisans tezini dahi yenilenebilir enerji üzerine yazmış olan genç ve heyecanlı bakanımızın ilgisini enerjide başka yöne çekmiş olmalılar ki, yönetmelikte var olan birçok açık kapatılarak, lisanssız güneş enerjisi santrallerinin bağlantı hakkı verilmesi yönünden kısıtlayıcı tedbirlerle dolu 23 Mart 2016 Yönetmelik değişikliği yapıldı ve GES sektörüne başvuru yapılması bazında adeta kılıç darbesi vuruldu.
Bu yönetmelik düzenlemesinde en dikkat çekici unsurlar meşhur tabiriyle “Çantacılık” ya da o zamana kadar verilmiş olan 6280MW lisanssız GES bağlantı haklarının el değiştirmesine yönelik önlem maddelerinin getirilmesi olmuştu. Bu düzenleme öncesi 1 Ampüle 1MW kurulabilen o yıllarda, satış vaadi sözleşmesiyle, marjinal ya da tarıma elverişsiz arazilerde “yok pahasına” geliştirilen GES projeleri çılgınlar gibi el değiştiriliyor, bazı Elektrik dağıtım şirketleri (EDAŞ) personelleri veya ortaklarının çaycıları, muhasebecileri GES projeleri geliştirip suyun başını tutuyor, bir dilekçeyle hiçbir evrak tamamlanmadan seri başvuru yapılıp hat kapasiteleri dolduruluyor ve iyi niyetli yatırımcının hakkı yendiği için skandallar patlak veriyordu. Muhtemelen bu duruma bir an önce son vermek adına düzenlemeler yapılması kararı alındı ve bu yönetmelik revizesi yapıldı.
Yapılan değişikliklerle ilkin tesis tamamlanmadan, kabulü yapılmadan, tesisin belgesinin yani bağlantı görüşü haklarının devrinin önü kapatıldı, EDAŞ’ların doğrudan ya da dolaylı ortaklarının hiçbir şekilde lisanssız GES ve RES yatırım izni alamayacağına dair yönetmelik maddesi eklendi ve EDAŞ sahipliğiyle %1 dahi ilişiği olan biri %1 dahi hissesi olan bir firması adına ya da %100 kendi adına lisanssız GES ve RES yatırımı yapamaz oldu. TEİAŞ Trafo merkezleri kapasiteleri de öyle bir sınırlandı ki kamu kurumları ve hibeli projeler dışında doğru dürüst hiç kimse başvuru yapamaz, onay alamaz oldu. Bir trafo merkezinde daha önceden alınmış 1(bir) MW ve üstü yatırımı olan bir bir kişi aynı trafo merkezine izin hakkını kaybetti.
Günümüze Yansıyan Düzenlemeler
Çoğunlukla “efsanevi” Madde 31’le düzenlenen bu maddelerin bir kısmı hala 12 Mayıs 2019 sayılı Yeni adıyla Elektrik piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği[2], Madde 37’de varlığını göstermektedir. Örneğin pay devri yasağı ve EDAŞ ortaklarının lisanssız GES ya da RES kuramaması gibi.
Yeni yönetmeliğin bu can alıcı değişikliklerini korumasının birçok açıdan yararlı olduğunu düşünsem de basit bir EDAŞ çaycısının, sırf EDAŞ’ta SGK’lı diye evine 10kW ve altı GES kuramaması gibi üzücü durumlarda yaşanmıyor değil. Çünkü 12.05.2019 tarih ve 30772 sayılı Elektrik piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği, Madde 37 fıkra (10) şöyle belirtmiş:
30772 sayılı Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği Madde 37 / (10)
“Dağıtım ve görevli tedarik şirketlerinin; doğrudan ve dolaylı ortakları, kontrolünde olan tüzel kişiler, bu tüzel kişilerin doğrudan ve dolaylı ortaklıklarında istihdam edilen kişiler ve bu kişilerin kontrolünde olan tüzel kişiler ilgili dağıtım şirketinin dağıtım bölgesi ve ilgili dağıtım şirketinin hissedarı olduğu dağıtım bölgesinde, bu Yönetmelik kapsamında rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı üretim başvurusunda bulunamaz.”
Faaliyet yasağına ilişkin beyan denilen bir belgeyle de taahhüt altına bu durum karşısında 23 Mart 2016 tarihinden itibaren herhangi bir EDAŞ ortağının ya da yönetim kurulu üyesinin kendisinin, firmasının, firmasının hissedarı olduğu bir başka firmanın, EDAŞ çalışanın, EDAŞ çalışanın firmasının, EDAŞ çalışanın firmasının hissedar olduğu başka bir firmanın LİSANSSIZ GES KURMAMASI gerekiyor, buna yönelik İZİN VERİLMEMESİ gerekiyor.
Sahi öyle oldu mu? Ne yazık ki bu sorunun cevabı tahminlerden ibaret ve Uğur Dündar’ın Halil Bezmen’in evine[3] ziyareti gibi araştırmacı gazetecilik unsurları taşımak zorunda. Tabi şeffaflığı ile ünlü kurumlarımızdan bu bilgiyi almak deveye hendek atlatmak ve Uğur Dündar gibi mikrofonla adam dövmek kadar zor olsa da bazı ipuçlarından yararlanmak gerekti. Aslında buna ipucu denmez, baya bildiğiniz kabak gibi ortada haberlerle bu durumun ihlal edilmiş olduğunu görmemek için yüksek dereceli gözlük kullanmak ya da Türkiye’de yaşamak gerekiyor.
BEŞ BİR Hüsran: 5/1/H
Öncelikle bugünlerde medyamıza baskın puntolu harflerle düşen “Eti Alüminyum güneş enerjisi yatırımının gücünü 50 MW’ın üzerine çıkarıyor”[4] haberiyle kâğıt bardaktan içtiğim çayımı ekrana püskürttüm. Millet kıraathanesinin müdavimleri şöyle bir bana bakıp oralet ve ayranlarını içmeye devam ettiler, her zamanki halim olduğunu biliyorlardı.
Ekranı silip haberin içeriğine girdiğimde yönetmeliğin Madde 5/1/ ç esaslarına göre öz tüketim amacıyla kurulan 13,2 MWe/13,44 MWp planlanan ETİ GES Projesi’ne ikinci etap olarak 37,8 MWe/45,36 MWp güç ilave edileceğini gördüm. Mevcut projenin de 1 km ötesinde bir noktaya kurulacağını öğrendiğim yeni gücün, ilgili firmanın 09.05.2021 tarihinde Lisanssız yönetmeliğinde yapılan ilginç düzenlemeyle ortaya çıkan madde 5/1/h’dan yararlanarak bağlantı görüşü revizesi yaptığını ve artık ihtiyaç fazlası enerjisini satabileceğini de anladım.
Şimdi tam bu noktada sizleri pandeminin soğuk zamanlarının yaşandığı 2020 yılı Kasım ayına doğru bir yolculuğa çıkartmak istiyorum. Resmî gazetede 6446 sayılı Elektrik piyasası Kanun’unda çılgın değişikliklerin yapıldığı o tarihe, 25 Kasım 2020 tarihine doğru gidin, gözlerinizi kapatın ve şimdi açın.
Evet 25 Kasım 2020 yılında değerli kanun koyucunun içine sinmemiş olacak ki beş satır üstteki bendi değiştirmek yerine 6446 sayılı Elektrik piyasası Kanun’un[5] 14.Maddesine g) bendini ekleyerek
6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Madde 14
g) “Bağlantı anlaşmasındaki sözleşme gücü ile sınırlı olmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi”
herhangi bir ikinci sınıf avukatın ama neden ki diye sorabileceği bir ifade yerleştirdi. O zamanlar Açık öğretim fakültesi Adalet Meslek yüksek okulunun son mezunlarından[6] bir birey olarak. Aynı kanunun 14. Maddesinin b bendine yer alan “b) Kurulu gücü azami bir megavatlık yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi” ifadenin yerine yeni madde konmaktansa basitçe değiştirilebileceğini düşünmüştüm. Ama kanun koyucu bunu yapmamış yerine birebir aynı bendi farklı kısıtlarla g bendinde yazmıştı.
Muhtemelen 14. Maddenin 1 fıkrasının b) bendinin Cumhurbaşkanı kararnamesine bağlı olmasından mütevellit,14. Maddenin 2. Fıkrasına belirlenen 1MW üst sınırını 5 katına çıkartma kararıyla ilişiğini kesmek, yani kurulu güç üst sınırını kaldırmak amacıyla düzenlemişti. Ama kulağı tersten tutan kanun koyucu Cumhurbaşkanın diğer maddede elde ettiği yetkiye dokunmamak ve muhtemelen hiyerarşi için aynı maddeyi başka bir maddede “sözleşme gücü” gibi garip bir ifadeyle tanımlamıştı.
Bu kanun düzenlemesinin çıktığı o tarihlerde bu düzenlemenin nasıl kullanılacağını bilmiyordum tabi, sonra 25 Ocak 2021 yılında EPDK’nın hazırladığı Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği taslağında duruma uyandım. 12 Mayıs 2019 tarihinden beridir aynı dağıtım bölgesinde tüketim noktasından farklı bir yere lisanssız GES kurdurmayan EPDK; kanun 14. Maddesinin 1. Fıkrasının g bendini kullanmaya ve tüketimden farklı bir yere, üstelik 1MW-5MW gibi üst sınırlara takılmadan, sadece sahip olduğun sözleşme gücünü esas alarak, aylık mahsuplaşma yapıp, fazla enerjini de satabileceğin süpersonik bir düzenleme getirmeye hazırlanıyordu. Nitekim hazırlanmakla kalmadı ve taslak büyük oranda o tarihlerdeki haliyle 09 Mayıs 2021’de onaylandı.
Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliğinde 5/1/h bendinde yansımasını bulan, Elektrik piyasası kanunun Madde 14/1/g bendi yeşil sahalara inmişti. Lakin ortada bir sorun vardı. Yıllarca yükümüzü çekmiş, bizi biz yapmış, kötü günde üstümüze bir battaniye olmuş kurulu güç üst sınırı bile 5MW’a çıkartılmış yönetmeliğin madde 5/1/c’si bir anda çift yumurta ikiz kardeşi madde 5/1/h yüzünden dışlanacak mıydı; yoksa işin içinde başka bir iş mi vardı?
Nitekim işin içinde başka bir hikaye olduğunu Konya’nın göbeğinde kurulan ve asıl işi Türkiye’nin nadir maden kurumlarından biri olarak ülkemize hizmet etmek olan 1973 tevellütlü, 2005’te bugün ki Meram EDAŞ’ın[7] ortaklarının[8] özelleştirme kapsamında sahip olduğu güzide firmanın 2020 ve 2021 yıllarında kurduğu altı üstü birkaç milyon dolarlık GES yatırımından elektrik satış geliri elde etmek için böyle bir kanun ve yönetmelik düzenlemesinden yararlanmasından dolayı anladım.
Zaten milyonlarca kWh elektrik tüketimi olan ve GES’ten üretilen enerjiyi öz tüketimde eritecek bu tarz devasa bir madencilik firmasının tatillerde, bayramlarda elektrik satışı yapmak için mis gibi 5/1/ç yerine 5/1/h’dan 50MW üzerinde GES kurması ve TEİAŞ lisanssız RES ve GES kapasitesi (akım limitleri vb.) nâmına son kurşununu atmakta olan Konya ilimizin tüm kapasitesine çökmesi olağan bir şey miydi?
Ya da can alıcı sorumuza gelecek olursak: Yetkili Dağıtım Şirketi hissedarlarının ve yöneticilerinin kendilerine ait başka bir şirkete her ne sebeple olursa olsun lisanssız GES kurmasına nasıl izin veriliyordu?
Kendi cevaplarım söz konusu madencilik tesisinin iletim seviyesinden bağlı olmasından dolayı yukarıda bahsi geçen yönetmeliğin Madde 37/10 fıkrasından ya da “faaliyet yasağına ilişkin” beyandan muaf olabileceği yönündeydi. Fakat lisanssız yönetmeliğinin kendisine sorduğumda aksini söylüyordu:
Lisanssız Elektrik Üretim yönetmeliği 7. MADDE (4):
5 inci maddenin birinci fıkrasının; a) (ç) bendi kapsamında kurulacak üretim tesisleri, bu tesisler ile ilişkilendirilecek tüketim tesisinin sisteme iletim seviyesinden bağlı olması halinde, b) (d) bendi kapsamında kurulacak kojenerasyon tesisleri, kurulu gücüne bağlı olarak, iletim sistemine bağlanır. Bu fıkra kapsamında iletim sistemine bağlanacak üretim tesisi başvuruları için bu Yönetmelikte dağıtım sistemine bağlanacak üretim tesisi başvurularında dağıtım şirketince yürütülmesi öngörülen iş ve işlemler, aynı şekilde TEİAŞ tarafından yürütülür.
İletim seviyesinden bağlı olmasının bu tesise sağlayacağı tek fark ya da özgürlük diyelim, Meram EDAŞ’a değil de TEİAŞ’a birebir aynı başvuru koşullarıyla başvuru hakkı olacaktır. İletim seviyesinden bağlı olmasının bu hatır-şinas madencilik firmasına faaliyet yasağına ilişkin beyandan muafiyet tanımıyor. O halde bu tesis için kurulan öz tüketim de dahi olsa lisanssız güneş enerjisi santrali, şu aralar özelleştirme defteri açılan TEİAŞ yetkililerinin gözünden de kaçarak faaliyet yasağına ilişkin beyanı sunmadan mı yapılmıştı ve yapılacaktı?
Şimdi Türkiye’nin en önemli kurumlarından ikisine böyle bir ithamda bulunulması hoş kaçmayacaktır. Nitekim sürdürülebilirlik konusunda sayılı firmalardan, 1550 kişiye istihdam sağlayan, enerjisinin büyük kısmını temiz enerjiden (Oymapınar Barajı, Öz tüketim GES’ler) elde etmeye çalışan böyle bir kuruma bu hakkın tanınmasının ve ülkemize birkaç milyon dolar yatırım katkısı sağlanmasının ne gibi zararı olabilir anti refleksini de kendi iç çelişkilerimle sunmaktan da geri duramam. Bilakis böyle bir yatırım gurur verir ama vicdanım da doğal olarak bu muhasebeye girer.
Sonuçta Türk üreticilerinin güneş panellerini[9], invertörlerini, kablosunu vs. kullanmaktan imtina eden, fakat yerli banka kredilerini kullanmayı seven %100 yerli bir firmanın “küçükte olsa (!)” usule aykırı bir yatırımının küçükte olsa bir eleştirisini yapmamızın bir mahsuru yoktur sanırım.
Şimdi bu aralar cüzi de olsa ücretli hale getirilen ikinci kâğıt bardak çayımı içmek için Millet kıraathanesinin koridorlarında yürümeye başladım ve soy ismim için bu hakkı bizlere veren ulu insana dua ettim. Sonuçta arada sırada aklını kullanmanın kime ne zararı vardı ki…
Murat GÜVEN (06.07.2021)
[1] Atatürk’ün Türk milletine söylediği söz hep yanlış anlaşılmış, yanlış telaffuz edilmiş. Ne yazık ki öğün’ sözcüğü ‘övün” sözcüğü olarak zihinlerde yer etmiş. Yanlış bir şekilde ‘ğ’ harf zaman içinde ‘v’ harfine evrilerek büyük bir hataya neden olmuş! Öğün sözcüğü ‘og’ kökünden türetilmiş. Öztürkçe olan ‘Aklını kullan’ anlamına gelen bir sözcük. Ezcümle. Atatürk, “Türk, aklını kullan, çalış, güven” demiştir! Öğünmek eylemi sanıldığı gibi ‘övünmek’ değil ‘öğrenmek, kendini eğitmek’ anlamına geliyor. Kaynak: https://www.ntv.com.tr/yazarlar/sadik-gultekin/ataturkun-yanlis-anlasilan-sozu,9C_5icqnaUKKXfgRaToRCA
[2] Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=31502&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5
[3] Uğur Dündar Halil Bezmen ev ziyareti videosu: https://www.youtube.com/watch?v=oC4F_ogsTr0&ab_channel=G%C3%B6kmenY%C4%B1ld%C4%B1zFilmleri
[4] İlgili Eti alüminyum Haber: https://yesilekonomi.com/eti-aluminyum-gunes-enerjisi-yatiriminin-gucunu-50-mwin-uzerine-cikariyor/
[5] Elektrik piyasası Kanunu: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=6446&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
[6] Açık öğretim Adalet Meslek Yüksekokulları 2021 yılı itibariyle kapatıldı: https://dogruhaber.com.tr/haber/760327-aof-adalet-bolumu-kapatildi/
[7] MERAM EDAŞ’ın kime ait olduğuna dair firma sahiplerinin web sitesinden bilgi: https://www.cengizholding.com.tr/sektorler/enerji/elektrik-dagitim/
[8] İlgili madencilik firmasının kime ait olduğuna dair kendi web sitesinden bilgiler: https://www.etialuminyum.com/hakkimizda/
[9] İlk 13MWp’lik kısımda Güneş Paneli olarak Hindistan Waare markası kullanılmıştır: https://www.yatirimlar.com/haber-ETI_Aluminyumun_GES_Projesi_icin_CED_Olumlu_Karari_Verilmesi_Bekleniyor-303971.htm